Hukuki Güvenceniz Olsun:
Kira Sözleşmenizi Kolayca Oluşturun

Hem kiracının hem de kiraya verenin haklarını koruyan, Türk Borçlar Kanunu'na tam uyumlu, detaylı ve yasal olarak geçerli bir kira sözleşmesini dakikalar içinde hazırlayın.

Temel Atma: Kira Sözleşmesi Neden Bir Lüks Değil, Zorunluktur?

Kira Sözleşmesi, Bir Güvence Belgesidir, Bir Formalite Değil

Kira ilişkisi, kiraya verenin bir mülkün kullanımını kiracıya devrettiği, kiracının ise buna karşılık belirli bir bedel ödediği, hukuki niteliği itibarıyla sürekli borç ilişkisi doğuran bir sözleşmedir. Bu ilişkiyi düzenleyen kira sözleşmesi, çoğu zaman basit bir formalite olarak görülse de aslında tarafların hak ve yükümlülüklerini tanımlayan, gelecekte ortaya çıkabilecek anlaşmazlıklara karşı her iki tarafı da koruyan hukuki bir yol haritasıdır. Doğru hazırlanmış bir sözleşme, olası bir uyuşmazlık durumunda mahkemeler nezdinde en güçlü delil niteliğini taşır ve belirsizlikleri ortadan kaldırarak hem kiracının huzurunu hem de kiraya verenin mülkünün güvenliğini teminat altına alır.

En Büyük Hata: "Kırtasiye Sözleşmesi" Kullanmanın Gizli Maliyetleri ve Riskleri

Piyasada kolayca bulunabilen, matbu ve standart "kırtasiye sözleşmeleri", ucuz ve pratik bir çözüm gibi görünse de aslında tarafları ciddi hukuki risklerle baş başa bırakan tuzaklarla doludur. Bu sözleşmeler, genellikle güncel mevzuata ve Yargıtay içtihatlarına uygun değildir ve özel durumları kapsayacak esneklikten yoksundur.

Bu belgelerin yarattığı riskler, başlangıçta yapılan cüzi tasarrufun çok ötesinde maliyetlere yol açabilir. Örneğin, detaylı bir demirbaş listesi veya tadilat sorumluluklarını netleştiren maddeler bu sözleşmelerde genellikle yer almaz. Bu eksiklik, tahliye sırasında "bu hasar önceden var mıydı?" veya "kombi arızasını kim ödeyecek?" gibi sonu gelmez tartışmalara ve depozito iadesi davalarına zemin hazırlar. Benzer şekilde, kiracının evi erken tahliye etmesi durumunda "kalan tüm ayların kirası muaccel olur" gibi, Türk Borçlar Kanunu'na (TBK) aykırı ve dolayısıyla geçersiz olan ağır şartlar içerebilirler.

En önemlisi, bu hazır sözleşmeler hukuki düzenlemelerdeki değişiklikleri yansıtmaz. Örneğin, 1 Temmuz 2024'te sona eren %25'lik kira artış sınırı gibi geçici düzenlemeler karşısında bu sözleşmelerdeki artış maddeleri tamamen geçersiz ve yanıltıcı hale gelmiştir. Bu durum, tarafları yasal hakları konusunda yanlış yönlendirerek uyuşmazlıkların fitilini ateşler. Sonuç olarak, kırtasiye sözleşmesi kullanmak, başlangıçta küçük bir maliyetten kaçınmak adına gelecekte çok daha büyük avukatlık ücretleri, mahkeme masrafları ve zaman kaybı riskini satın almaktır. Doğru bir sözleşme, bir masraf değil, geleceğe yönelik bir yatırımdır.

Sözlü Anlaşmaların İspat Güçlüğü: Yargıtay Kararları Işığında Neden Yazılı Sözleşme Şart?

Türk Borçlar Kanunu'na göre, konut ve çatılı işyeri kiralamaları için sözleşmenin yazılı olması bir geçerlilik şartı değildir; taraflar sözlü olarak anlaşarak da geçerli bir kira ilişkisi kurabilirler. Ancak bu hukuki geçerlilik, pratikte büyük bir ispat sorununu beraberinde getirir. Bir anlaşmazlık durumunda, sözleşmenin varlığını ve şartlarını ispat etme yükümlülüğü taraflara düşer.

Yargıtay kararlarına göre, kira ilişkisinin varlığını ve aylık kira bedelinin miktarını ispat yükü kiraya verende, kabul edilen kira bedelinin ödendiğini ispat yükü ise kiracıdadır. Bu durum, her iki taraf için de ciddi riskler barındırır. Kiraya veren, anlaşılan kira bedelini ispatlayamazsa, kiracının beyan ettiği daha düşük bir bedele razı olmak zorunda kalabilir. Kiracı ise, özellikle ödemeleri elden yapmışsa, kira borcunu ödediğini kanıtlayamaz ve haksız bir tahliye davası veya icra takibi ile karşı karşıya kalabilir.

Ayrıca, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) uyarınca, belirli bir parasal sınırı (2025 yılı için 33.000 TL) aşan hukuki işlemlerde tanık dinlenmesi tek başına yeterli bir delil değildir ve yazılı delil aranır. Yüksek kira bedellerinin söz konusu olduğu günümüz koşullarında, bu kural sözlü anlaşmaları fiilen ispatı imkansız hale getirmektedir. Bu nedenlerle, tüm hak ve yükümlülüklerin net bir şekilde kayıt altına alındığı yazılı bir kira sözleşmesi, taraflar için bir tercih değil, hukuki bir zorunluluktur.

Kusursuz Bir Kira Sözleşmesinin Anatomisi: Olmazsa Olmaz Maddeler

Taraflar ve Mülk: Kim Kiralıyor, Ne Kiralanıyor?

Bir kira sözleşmesinin hukuki geçerliliği, en temel unsurlarının eksiksiz ve doğru bir şekilde tanımlanmasıyla başlar.

Kiraya Veren ve Kiracı Bilgileri: Sözleşmenin tarafları olan kiraya veren ve kiracının kimlik bilgileri net bir şekilde yazılmalıdır. Bu bilgiler; tam ad, soyad, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası ve güncel tebligat adresini içermelidir. Eğer taraflardan biri tüzel kişi (şirket vb.) ise, şirketin tam unvanı, vergi numarası, adresi ve yetkili temsilcisinin bilgileri eksiksiz olarak belirtilmelidir. Mülkün birden fazla sahibi varsa (hisseli tapu), tüm hissedarların isimlerinin ve imzalarının sözleşmede yer alması, gelecekteki olası hukuki sorunları önlemek adına kritik öneme sahiptir.

Kiraya Verenin Mal Sahibi Olma Zorunluluğu Yoktur: Yaygın kanının aksine, Yargıtay içtihatlarına göre bir mülkü kiraya vermek için o mülkün maliki olma zorunluluğu yoktur. Başkasına ait bir taşınmazın kiraya verilmesi hukuken mümkündür ve bu şekilde yapılan bir sözleşme, tarafları (kiraya veren ve kiracı) arasında tamamen geçerlidir. Sözleşmeden doğan hak ve borçlar, mal sahibini değil, sözleşmenin taraflarını bağlar. Bu durum, örneğin bir mülkün intifa hakkı sahibinin veya malik tarafından yetkilendirilmiş bir vekilin kiraya veren olabildiği durumlar için önemli bir hukuki ayrıntıdır.

Kiralanan Mülkün Tanımı: Kiralanan mülkün hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde tanımlanması esastır. Mahalle, cadde/sokak, bina/apartman adı, dış kapı ve iç kapı numarası gibi tüm adres bilgileri eksiksiz olarak yazılmalıdır. Buna ek olarak, mülkün tapu kayıt bilgilerinin (ada, parsel numarası) sözleşmeye eklenmesi, taşınmazın hukuki statüsünü kesinleştirir ve mülkiyet durumuna ilişkin netlik sağlar.

Finansal Şartlar: Parasal Konuları Netleştirmek

Kira ilişkisinin temelini oluşturan finansal yükümlülüklerin sözleşmede en ince ayrıntısına kadar düzenlenmesi, en sık karşılaşılan uyuşmazlıkların önüne geçer.

Kira Bedeli: Aylık veya yıllık kira bedeli, hem rakamla hem de yazıyla açıkça belirtilmelidir. Olası kur dalgalanmalarına karşı ödemenin yapılacağı para birimi de (örneğin, Türk Lirası) net bir şekilde ifade edilmelidir. Konut ve çatılı işyeri kiralarında kira bedelinin yabancı para cinsinden belirlenmesinin kanuni kısıtlamalara tabi olduğu unutulmamalıdır.

Ödeme Planı ve Yöntemi: Kira bedelinin her ayın hangi gününe kadar (örneğin, her ayın 1'i ile 5'i arası) ve hangi yöntemle ödeneceği sözleşmede kesin olarak kararlaştırılmalıdır. Yargıtay'a göre, ödeme günü net olarak belirtilmemişse, kiracının her ayın üçüncü günü akşamına kadar ödeme yapması gerekir. En güvenli ve ispatı en kolay yöntem banka havalesi veya EFT'dir. Bu yöntemin seçilmesi durumunda, kiraya verenin banka adı, IBAN numarası ve hesap sahibi adı-soyadı bilgilerinin sözleşmede eksiksiz yer alması zorunludur. Bu, ödemelerin doğru hesaba yapıldığının ve kira ödemesi olarak gönderildiğinin kanıtı niteliğindedir.

Elden Ödemenin Cezai Yaptırımları ve Riskleri: Vergi Usul Kanunu tebliğleri uyarınca, konut kiralarında aylık 500 TL, işyeri kiralarında ise tutar sınırı olmaksızın tüm kira ödemelerinin banka veya PTT aracılığıyla yapılması yasal bir zorunluluktur. Bu kurala uymayarak kirayı elden ödeyen veya alan taraflara, her bir işlem için özel usulsüzlük cezası kesilmektedir. Cezai yaptırımın ötesinde, elden ödeme kiracı için çok daha büyük bir risk taşır: ödeme yaptığını ispatlayamama. Kiraya verenin kötü niyetli olması durumunda, kiracı ödeme yaptığını kanıtlayamaz ve kira borcunu ödemediği gerekçesiyle haksız bir icra takibi veya tahliye davası ile karşı karşıya kalabilir.

Depozito (Güvence Bedeli): Yasal Sınırlar, Saklama Koşulları ve İade Süreci

Depozito, kiraya verenin olası zararlarını güvence altına almak için alınan bir teminattır ve kullanımı kanunla sıkı kurallara bağlanmıştır.

Yasal Sınır: Türk Borçlar Kanunu'na göre, konut kiralamalarında kiracıdan talep edilecek güvence bedeli (depozito), en fazla üç aylık kira bedeli tutarında olabilir. Bu sınırın üzerinde bir depozito talep edilmesi yasal değildir.

Saklama Koşulu: Kanun, alınan depozitonun kiraya verenin kişisel hesabında tutulmasını engellemek için özel bir düzenleme getirmiştir. Buna göre depozito, kiracının onayı olmaksızın çekilemeyecek şekilde, bir bankada açılacak vadeli bir tasarruf hesabına yatırılmalıdır. Uygulamada bu kural sıkça ihlal edilse de, yasal düzenleme bu şekildedir ve kiracının bu hakkını bilmesi önemlidir.

Depozito Hangi Durumlarda Geri Verilmez?: Kiraya veren, depozitoyu keyfi olarak elinde tutamaz. Kesinti yapabileceği durumlar sınırlıdır:

  • Olağan Dışı Zararlar: Kiracının mülkü kötü kullanımı sonucu oluşan ve "olağan eskime" sınırlarını aşan zararlar (örneğin, kırık kapı, çizik parkeler, hasarlı demirbaşlar) depozitodan karşılanabilir.
  • Ödenmemiş Borçlar: Kiracının geride bıraktığı ödenmemiş kira, aidat veya fatura borçları depozitodan mahsup edilebilir.
  • Eksik veya Hasarlı Demirbaşlar: Sözleşmeye ekli demirbaş listesinde belirtilen bir eşyanın eksik olması veya hasar görmesi durumunda, bedeli depozitodan kesilebilir.

Önemli Not: Yargıtay kararları bu konuda oldukça nettir. Kiralananın sözleşmeye uygun kullanımı neticesinde zamanla oluşan eskime ve bozulmalardan kiracı sorumlu tutulamaz. Örneğin, duvarların zamanla kirlenmesi veya renginin solması "olağan yıpranma" kabul edilir ve bu nedenle yapılacak boya masrafı için depozitodan kesinti yapılamaz.

Süre ve Kullanım: Sözleşmenin Çerçevesi

Sözleşme Süresi: Kira sözleşmeleri belirli süreli (genellikle bir yıl) veya belirsiz süreli olarak yapılabilir. Türkiye'de en yaygın uygulama belirli süreli sözleşmelerdir. TBK madde 347 uyarınca, belirli süreli bir konut veya çatılı işyeri kira sözleşmesi, süre bitiminden en az 15 gün önce kiracı tarafından yazılı olarak feshedilmediği takdirde, aynı koşullarla bir yıl daha uzamış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bittiği gerekçesiyle kiracıyı tahliye edemez.

Kullanım Amacı: Kiralanan mülkün ne amaçla kullanılacağı ("konut", "işyeri", "depo" vb.) sözleşmede açıkça belirtilmelidir. Bu madde, özellikle işyeri kiralamalarında hayati önem taşır. İşyerinin hangi ticari faaliyet için kullanılacağının belirtilmesi, gelecekte belediyeden alınacak ruhsatlar veya komşularla yaşanabilecek uyuşmazlıklar açısından belirleyicidir. Konut olarak kiralanan bir yerin işyeri olarak kullanılması, sözleşmeye aykırılık teşkil eder ve haklı tahliye sebebi olabilir.

Uyuşmazlıkları Önleyen Kilit Maddeler ve Ekler

İyi bir kira sözleşmesi, sadece temel şartları değil, aynı zamanda potansiyel uyuşmazlık alanlarını öngörüp bunlara çözüm getiren detaylı maddeleri de içermelidir. Bu maddeler ve ekler, sözleşmeyi bir formaliteden çıkarıp gerçek bir güvence belgesine dönüştürür.

Demirbaş Listesi: Depozito Anlaşmazlıklarını Ortadan Kaldıran Altın Kural

Tahliye sırasında yaşanan en yaygın ve yıpratıcı anlaşmazlıklar, mülkün ve içindeki demirbaşların durumu üzerinden çıkar. "Bu çizik ben taşındığımda da vardı," veya "Kombi zaten bozuktu," gibi iddiaları ortadan kaldırmanın tek ve en etkili yolu, kira ilişkisinin en başında detaylı bir demirbaş ve durum tespit tutanağı hazırlamaktır.

Nasıl Hazırlanır?: Bu liste, kiralanan mülk içinde bulunan tüm sabit eşyaları kapsamalıdır. Kombi, klima, ankastre fırın, ocak, davlumbaz, banyo ve mutfak dolapları, armatürler, duşakabin gibi tüm demirbaşların marka, model ve (varsa) seri numarası ile birlikte mevcut durumu (örneğin; "çalışır durumda, hafif çizikler mevcut", "yeni", "hasarlı") detaylı bir şekilde yazılmalıdır.

Fotoğraflamanın Önemi: Hazırlanan listenin ispat gücünü en üst seviyeye çıkarmak için, listedeki her bir demirbaşın ve mülkün genel durumunun (duvarlar, zeminler, pencereler) tarih damgalı fotoğraflarının çekilmesi ve bu fotoğrafların da bir tutanakla sözleşmeye eklenmesi şiddetle tavsiye edilir. Bu liste ve ekleri, sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmeli ve her sayfası taraflarca imzalanmalıdır.

Bu belgeler arasındaki ilişki, bir zincirin halkaları gibidir. Zayıf veya eksik bir demirbaş listesi, tahliye sırasında hasar tespitini belirsizleştirir. Bu belirsizlik, haksız bir depozito kesintisine yol açar ve bu durum da tarafları masraflı ve uzun bir depozito iade davasıyla karşı karşıya bırakır. Benzer şekilde, kira ödemelerinin banka dekontu gibi sağlam bir delille belgelenmemesi, kiracıyı "iki haklı ihtar" nedeniyle tahliye riskine açık hale getirir. Bu nedenle, kira süreci tek bir belgeden ibaret değildir; birbiriyle bağlantılı ve birbirini destekleyen belgelerden oluşan bir "hukuki güvenlik ağı" kurmayı gerektirir.

Tadilat ve Onarım Sorumlulukları: Kim, Neyi Öder?

Tadilat ve onarım masraflarının kime ait olduğu konusu, kira ilişkilerindeki bir diğer önemli uyuşmazlık kaynağıdır. Türk Borçlar Kanunu ve Yargıtay içtihatları bu konuda genel bir çerçeve çizmektedir.

Kiraya Verenin Sorumlulukları: Kiraya veren, kiralananı sözleşmede belirtilen amaca uygun durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür. Bu kapsamda, mülkün ana yapısı ve demirbaşları ile ilgili esaslı ve maliyetli onarımlar kiraya verenin sorumluluğundadır. Örneğin; kombinin ana kart arızası, çatı akması, ana su veya kanalizasyon tesisatındaki sorunlar gibi masraflar kiraya verene aittir.

Kiracının Sorumlulukları: Kiracı, mülkü özenle kullanmakla yükümlüdür. Bu özen borcu çerçevesinde, olağan kullanım ve bakımdan kaynaklanan küçük ve masrafsız işler kiracının sorumluluğundadır. Ampul değiştirmek, tıkanan lavabo giderini açmak, kapı kolunu sıkıştırmak, kombinin yıllık periyodik bakımı gibi işlemler genellikle kiracı tarafından karşılanır.

Boya-Badana Meselesi: Kiracıların ve kiraya verenlerin en çok tartıştığı konulardan biri de boya-badana masrafıdır. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, kira sözleşmesinde "kiracı, kiralananı tahliye ederken evi boyalı teslim edecektir" şeklinde açık ve net bir hüküm bulunmadığı sürece, olağan kullanımdan kaynaklanan duvar kirlenmesi ve boya eskimelerinden kiracı sorumlu tutulamaz. Bu durumda boya-badana masrafı, mülkün bir parçası olarak kabul edilir ve kiraya verene aittir. Bu, kırtasiye sözleşmelerinde yer alan genel ve çoğu zaman geçersiz hükümlere karşı dikkatli olunması gerektiğini gösteren önemli bir örnektir.

Yan Giderler ve Aidat: Sürpriz Maliyetlere Karşı Netlik

Kiralananın kullanımıyla ilgili olan ve kira bedeli dışında kalan yan giderlerin kim tarafından ödeneceği sözleşmede açıkça belirtilmelidir. Apartman veya site aidatı, kapıcı, temizlik, güvenlik ve ortak alanların (asansör, bahçe vb.) aydınlatma ve su giderleri gibi ortak giderler, genellikle kiracı tarafından ödenir. Ancak, ana gayrimenkulün değerini artıran ve kalıcı nitelikte olan demirbaş niteliğindeki harcamalar kat malikine, yani kiraya verene aittir. Örneğin, binanın dış cephesinin boyanması, mantolama yapılması veya asansörün tamamen yenilenmesi gibi masraflar kiracıdan talep edilemez.

Özel Şartlar: İlişkinin Kurallarını Belirlemek

Her kira ilişkisinin kendine özgü dinamikleri olabilir. Taraflar, kanuna aykırı olmamak kaydıyla, ilişkilerini düzenlemek için sözleşmeye özel şartlar ekleyebilirler. Bu bölümde düzenlenebilecek bazı konular şunlardır:

  • Alt Kiralama: Kiracının, kiraya verenin yazılı izni olmaksızın mülkü kısmen veya tamamen bir başkasına kiraya veremeyeceği belirtilmelidir.
  • Evcil Hayvan: Mülkte evcil hayvan beslenip beslenemeyeceği, eğer beslenebilecekse hangi koşullara (tür, boyut vb.) tabi olacağı bu bölümde netleştirilebilir.
  • İşyeri İçin Özel Notlar: İşyeri kira sözleşmeleri, Damga Vergisi Kanunu'na tabidir. Sözleşmede belirtilen toplam kira bedeli üzerinden hesaplanan damga vergisinin (güncel oran yıllık brüt kira bedelinin binde 1,89'udur) kim tarafından ödeneceği (genellikle kiracı veya taraflar arasında yarı yarıya) sözleşmede mutlaka belirtilmelidir.

Kira Artış Oranları ve Sözleşmenin Yenilenmesi (2025 Güncel Bilgiler)

Kira artış oranları, hem kiracılar hem de kiraya verenler için en hassas konulardan biridir. Son yıllarda yapılan geçici düzenlemeler ve bu düzenlemelerin sona ermesi, bu alanda büyük bir kafa karışıklığına yol açmıştır.

Tarihi Değişiklik: %25 Kira Artış Sınırı Sona Erdi, Şimdi Ne Olacak?

11 Haziran 2022 tarihinde Türk Borçlar Kanunu'na eklenen geçici bir madde ile konut kiralarında uygulanacak yıllık artış oranı %25 ile sınırlandırılmıştı. Bu düzenleme iki kez uzatıldıktan sonra, 1 Temmuz 2024 tarihi itibarıyla sona ermiştir. Dolayısıyla, bu tarihten sonra yenilenen konut kira sözleşmelerinde %25'lik tavan artık geçerli değildir. Bu değişiklik ile birlikte hem konut hem de işyeri kiraları için artış oranı belirlemesinde ana yasal düzenlemeye, yani Türk Borçlar Kanunu'nun 344. maddesine geri dönülmüştür.

Yasal Artış Oranı: 12 Aylık TÜFE Ortalaması Nasıl Hesaplanır?

Mevcut yasal düzenlemeye göre, yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmalar, bir önceki kira yılında Tüketici Fiyat Endeksi'nin (TÜFE) on iki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bu oran, her ayın başında Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından resmi olarak açıklanır.

Bu kural, kiraya veren için bir üst sınır belirler. Yani, kiraya veren TÜİK tarafından açıklanan bu oranın üzerinde bir zam yapamaz; yaparsa dahi aradaki fark yasal olarak geçersizdir. Ancak taraflar, bu yasal tavanın altında bir oranda anlaşarak kira artışını belirleyebilirler.

5 Yıl Sonrası: Kira Tespit Davası Hakkı

Kira ilişkisi beş yılı doldurduktan sonra, kiraya verenin hakları açısından önemli bir değişiklik meydana gelir. Beş yıllık sürenin sonunda kiraya veren, artık TÜFE'nin 12 aylık ortalaması oranıyla bağlı kalmak zorunda değildir. Bu aşamada kiraya veren, Sulh Hukuk Mahkemesi'nde "kira tespit davası" açarak, kiranın emsal kira bedelleri, taşınmazın durumu ve ekonomik koşullar göz önünde bulundurularak yeniden belirlenmesini talep etme hakkına sahip olur. Bu hak, özellikle uzun yıllar boyunca düşük kalan kiraların güncel piyasa koşullarına uyarlanması için kiraya verenlere tanınmış önemli bir yasal imkandır.

Sözleşmenin Sona Ermesi ve Tahliye Süreçleri

Kira sözleşmesinin sona ermesi ve kiracının tahliyesi, kanunla sıkı kurallara bağlanmış karmaşık bir süreçtir. Hem kiracının hem de kiraya verenin hak ve yükümlülüklerini bilmesi, bu sürecin adil ve yasalara uygun bir şekilde yönetilmesini sağlar.

Kiracının Hakları: Erken Tahliye Durumunda Sorumluluklar

Belirli süreli bir kira sözleşmesi imzalayan kiracı, kural olarak sözleşme süresinin sonuna kadar kira bedelini ödemekle yükümlüdür. Ancak kiracının çeşitli nedenlerle sözleşme süresi dolmadan mülkü tahliye etmesi gerekebilir. Bu durumda, kiracının kira borcu anahtarı teslim ettiği anda sona ermez.

Yargıtay'ın yerleşik kararlarına göre, kiracının erken tahliye durumundaki sorumluluğu, kiralananın benzer koşullarla yeniden kiraya verilebileceği "makul bir süre" boyunca devam eder. Bu "makul süre", mülkün bulunduğu konuma, özelliklerine ve piyasa koşullarına göre mahkeme tarafından belirlenir ve genellikle 1 ila 3 ay arasında değişebilir. Kiracı, bu süre boyunca kira bedelinden ve diğer yan giderlerden sorumlu olmaya devam eder. Ancak kiracı, bu tazminat sorumluluğundan kurtulmak için bir seçeneğe sahiptir: Kendisi yerine, kiraya verenin kabul edebileceği, ödeme gücüne sahip ve kira sözleşmesini aynı şartlarla devralmaya istekli yeni bir kiracı adayı bulması durumunda, makul süre tazminatı ödeme yükümlülüğü ortadan kalkar.

Kiraya Verenin Tahliye Hakkı Olduğu Yasal Durumlar

Kiraya veren, keyfi olarak veya sadece kira bedelini artırmak amacıyla kiracıyı tahliye edemez. Tahliye, ancak Türk Borçlar Kanunu'nda sınırlı olarak sayılan belirli ve haklı nedenlerin varlığı halinde mümkündür. Bu nedenler ve izlenmesi gereken yasal süreçler aşağıda özetlenmiştir.

Kira Hukuku Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Sonuç: Hukuki Riskleri Ortadan Kaldırın, Geleceğinizi Güvence Altına Alın

Kırtasiyeden alınan sözleşmelerin yarattığı boşluklar, sözlü anlaşmaların ispat zorlukları ve mevzuattaki sürekli değişimler, kira ilişkisini her iki taraf için de potansiyel bir mayın tarlasına çevirebilir. Kiracı için haksız tahliye ve depozito kaybı, kiraya veren için ise mülküne zarar gelmesi ve kira alacağını tahsil edememe riski her zaman mevcuttur.

Bu riskleri en aza indirmenin tek yolu, Türk Borçlar Kanunu ve güncel Yargıtay kararlarına tam uyumlu, her detayı düşünülmüş, tarafların özel durumlarına göre kişiselleştirilebilir ve tüm yasal gereklilikleri eksiksiz karşılayan bir kira sözleşmesi hazırlamaktır.

Sıradan bir form doldurmayın, haklarınızı koruyan bir güvence belgesi oluşturun. Yapay zeka destekli kira sözleşmesi aracımızla tanışın ve kira sürecinizi en başından itibaren hukuki sağlam temeller üzerine kurun.

Önemli Yasal Uyarı

DilekçeAI bir avukat değildir ve hukuki danışmanlık hizmeti vermez. Bu platformda oluşturulan tüm belgeler birer taslaktır. Kira ilişkisi uzun süreli ve önemli bir hukuki bağdır. Hak kaybı yaşamamak için, hazırladığınız sözleşmeyi imzalamadan önce tarafların bir avukata danışması şiddetle tavsiye edilir.